Karantina Günleri: Kafayı Sıyırmadan Neler Yapıyorum?
- Emre
- 2 Nis 2020
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Oca 2021
Bu yazıyı karantinanın 16. gününde yazıyorum. Şimdiye kadar başarılı yürüttüğümü düşünüyorum. Kimseye ne yapması gerektiğini anlatmak için değil, bu süreci nasıl ilerletiyorum, neler hissediyorum bir de sizinle paylaşmak istedim.

Öncelikle bu güzel görseli oluşturan ve daha yeni takip etmeye başladığım Divandaki Terapist hesabına tekrar tekrar teşekkür ederim. https://www.instagram.com/divandakiterapist/
Görsellere bakınca ufaktan bir gülümseme geldi değil mi? Peki ya siz hangisini/hangilerini kullanıyorsunuz? Gelin yazıyı rahat rahat okurken bir yandan da bunun üstüne düşünün.
Hatta düşünmenin ötesine geçin ve kendinize itiraf edin. Çok keyifli oluyor! Görseli yazıya eşlik etsin diye koydum aslında. Üstüne çok fazla konuşmayacağım. Sadece bu yazıyı okuduktan sonra sizinle kalmasını istediğim bir farkındalık olsun istedim.
Çalışmayı daha beter abarttım. Tuvalete gidecek vakti ayarlayamıyorum. Bir yemek yaptım oturdum tek başıma yedim tüm tencereyi bir günde.
Hemen bir yukarıdaki cümleyi asla şikayet gibi algılamayın. Aksine evden çalışan şanslı gruptan insanım. Öncelikle evinden çıkıp çalışmak zorunda olan herkese kolaylıklar diliyorum. Umarım bir an önce kalıcı kararlar alınır ve akabinde minimum maddi & manevi hasarla atlatırız bu süreci. Neyse haydi başlayalım mı?
Pandemi?
Depremi, ekonomik krizi, darbe girişimi, terörü, toplum ayaklanması gibi pek çok travmatik olayın üstüne bir de hayatında pandemi nedir görmemiş bir nesil olarak bunu da yaşıyoruz diyerek aslında asıl açılışı yapmak istiyorum. Ne kadar kolay diyoruz değil mi? Bunu da yaşıyoruz diye. Hemen kabul mu ettik ne dersiniz?
Birçoğumuz birdenbire evlerimize kapandık. Dışarı çıkmıyoruz. Derdim dışarı çıkıp çıkmamak değil aslında. Yaşanan her olayı bu kadar hızlı kabul eden beynimize şaşırıyorum sadece.
Kimimiz partneri ve eşiyle, kimimiz ebeveynleriyle, kimimiz ev arkadaşlarıyla, kimimiz de benim gibi tek başına evde geçiriyor bu süreci. Bu süreci kiminle atlatırsan atlat, bir şeyleri atlatıyor olma fikri artık bir tık yorucu geliyor gibi hissediyorum.
Pardon biraz daha olaysız geçebilir misiniz yıllar?
Teşekkürler
Herkes Ne Çok Biliyormuş!
Çok fazla karakteristik özellik olunca bu güzel coğrafyada e haliyle çok fazla ses çıkmaya başladı bu süreçle ilgili. Bilgi kirliliği içerisinde en doğrusunu bulmaya çalışırken bulduk kendimizi. Bir yandan duyarsız insanlara sinirlendik. Bir yandan duyarlı görünüp de asıl tehlike saçanlara hayret ettik. Yeri geldi ses çıkardık, yeri geldi hak ettik biz bunu dedik.
Öyle ya da böyle bir şekilde günlerimizi geçiriyoruz.
İşte tam bu yuvarlanıp gitme günlerinde hadi ben de bana en çok garip gelen durum ve kişilerin listesini de çıkarmış olayım.
1- Bana ne yapacağımı söylemeyin diyenler: Daha önce pandemi gördün mü ya da bununla ilgili eğitim aldın mı? Gerçek kaynaklardan araştırmasını yapmış mıydın? Sanırım burada yetkililerin yönlendirmesine ihtiyacımız var değil mi? Elini 20 saniye yıka diyen insana çok fazla sinirlenme sen yine de.
2- Ev oturmalarına gidenler: Ek açıklamaya gerek yok.
3- Israrla sokağa çıkanlar: Ek açıklamaya gerek yok.
4- Ülke bitticiler: Durumu zaten görüyoruz. Olabilecekleri sanırım bir grup dışında hepimiz hemen hemen öngörüyoruz. Sakin ol. Yaşayacağımızı zaten yaşayacağız. Önlemleri al, evinde otur!
5- Kişisel OHAL: Son zamanların en çok çıkış yapmış kişisinden duyulan talihsiz bir açıklama. Keşke ülke gerçekleri buna izin verseydi.
6- İlgi manyakları: Virüs en çok beni korkuttu. En çok ben endişeliyim. En çok ben sıkıldım.
Garipsediğim durumlar dışında gerçekten sevindiğim durumların listesi ise şu şekilde.
1- Azalan hava kirliliği: Düzceli olarak orada yaşayan ailemle ilgili en çok endişe duyduğum konulardan birisi Düzce'nin kronik hava kirliliği problemi. Ancak havaizleme.gov.tr adresinden bakmayı en çok sevdiğim haritalardan birisi haline geldi hava kalite haritası. (Erdek neden hala kıpkırmızı?)
2- Artan kişisel hijyen olgusu: Tuvaletten çıktıktan sonra elini yıkamayan bazı insanlarla aynı ofisi paylaşmışlığım oldu. Bu sebeple daha da başka bir şey demeyeceğim.
3- Sosyal mesafe kavramının yerleşmesi: Millet olarak nedense dip dibe olmayı pek severdik. Ama ben nefret ederdim. Çok da mutluyum o konuda.
4- Takdir etme olgusu: Sürekli sövmeyi söylenmeyi biliyoruz. Ancak alkışlama serisiyle başlayan takdir etme olgusu çok güzel geldi buralara.
5- Yardımda rekabet: Pek çok insan maalesef mağdur durumda. Bakıyorum da Mansur Yavaş'ın başlattığı gerçek somut yardım planları pek çok insana, kurum ve kuruluşa örnek oldu. Helal olsun. Ahbap! İBB ve daha bir sürü kuruma, kuruluşa...
Teşekkürlerimi de ettiğime göre gelelim bir zaman dilimi nasıl geçiyor onun detaylarına
İş - Özel Hayat Dengesi
Net 35 mt2 evde yaşıyorum. Yani çalışmak için ayırdığım alanın mutfağımla olan mesafesi 1.5 adım, yatak odası ile 2.5, banyo ile 3 son olarak salonla 1 adım. Durum böyle olunca otomatik olarak bir iç içelik söz konusu oldu. Henüz iş ve özel hayat dengesini kurabildiğimi söyleyemem ancak yine de aşağıdaki liste yapmak istediğim ve uygulamaya da başladığım bir liste.
1- Mola saatleri koyma: En azından öğle arasını kesinlikle yapacağım bu hafta. Öğleden önce ve sonra bilgisayar ekranını kapatıp 10 dakika uzanmayı da eklersem demeyin keyfime.
2- Toplantı yerine mail: Pek çok toplantının maille hallolabildiğini az çok deneyimleyen herkes fark etmiştir. Bu sebeple eski alışkanlıklardan yola çıkılarak ZOOM, MS Teams ya da başka bir araç üzerinden gelen her toplantı davetini kabul etmiyorum. Mail seçeneğini her zaman öne sürüyorum.
3- Toplantı sürelerine getirilecek kısıtlama: ZOOM'un 3 kişiden fazla katılımcının olduğu toplantılara getirdiği 40 dakika kuralı aslında hayat kurtarıyor. Eğer temel kullanıcıysanız 40 dakika süre içerisinde toplantıyı bitirmek gibi bir durumunuz oluyor. Aksi takdirde toplantı otomatik olarak sona eriyor ve yeni toplantı linki oluşturma durumunda kalıyorsunuz. Toplantıların çoğunun 40 dakika içerisinde biteceğine inanıyorum.
Bu aralar yüzlerce binlerce kişinin akın ettiği ZOOM'u incelemek isterseniz linkini bırakıyorum. Ayrıca mobil uygulaması da gayet başarılı.
ZOOM: https://zoom.us/
4- Mesai başlarken günü planlamak: Daily Scrum'lar işte bunun için önemli. O gün ne yapacağını en gerçekçi haliyle dile getirdiğimiz 15 dakikalık toplantıları bu yüzden seviyorum.
5- Mesai saati bitti. Ekranı kapa: Acil bir işin üstünde değilsen eğer kapa o ekranı. İşin yarım mı kaldı? Bırak kalsın. Kalk bir ayağa kendine gel. Bir yemek ye. Bir şeyler yap. Akşam hala aklındaysa o iş al bilgisayarını işte o zaman yap. Aklında değilse zaten yarına da hallolabilir değil mi? Çok yüklenmemek lazım. Ama bunu yarın yapacağını da işin sorumlusu varsa onlarla da paylaş.
Dediğim gibi yukarıdaki notlar kendime notlar. Siz şunu yapın bunu yapın diye komut vermek için değil iç dökme yazısı. Biraz da olsa kendinizi bulduysanız ne ala.
Çalışma Dışında Yok mu Bir Şeyler?
Millet ekmekçi olmadan önce buradan ekmek tarifi paylaşmış insanım ben hey hey! Bana yapacak şey olmaz mı? Tabi ki var. Öncelikle evde geçirdiğim vakti illaki bir şeyler yapmalıyım, aman Allah'ım her anım faydalı geçmeli gibi bir takıntıyla mahvetmiyorum. İçimden ne geliyorsa onu yapıyorum. Bazen kıyafet dolabımı çıkarıp tekrar yerleştiriyorum, bazen Aşk'ı Memnu videolarına gömün beni diye bağrıyorum bazen de tekrar tekrar Eurovision izliyorum. En çok da saçlarımı kesmeyi sevdim onu itiraf edeyim. Bayağı modelli şekilli oldu. En azından önden.
Şakası bir yana mental olarak kendimi yormamaya özen gösterdiğim bu dönemde zaman zaman takip ettiğim için mutlu olduğum hesaplar olduğunu fark ettim. Onları sizlerle de paylaşmak isterim.
1- Yolda Bi' Blog: Almanya'da yaşayan Türk çiftimizin gezi hikayelerinden tutun yurtdışında eğitim, çalışma gibi pek çok konuda içeriği olan YouTube videolarından çıkamıyorum.
2- Yolcuların Dikkatine: Karavan gezgini çok tatlı bir çiftimizin acayip keyifli kanalı.
3- Divandaki Terapist (Instagram): Farkındalık dolu keyifli çizimlerle dolu hesaba göz atın derim. Hatta benim gibi sevdiğiniz bir içeceği alıp profilde dolaşabilirsiniz. Kısacası kaliteli zaman geçirmelik.
4- Şu ülke üzerinde duruşlarına bayıldığım yine gezgin çiftin ayrı ayrı linklerini bırakıyorum. Siz çok yaşayın!
5- Hala neden bilinmiyor diye düşündüğüm Yıldız'ın muhteşem coverlarını ve kendi eserlerini içeren kanalın linkini de buraya bırakıyorum. Şu cümleyi yazarken gerçekten bir kere daha düşündüm. Böyle bir ses neden duyulmadı?
6 - Hepimize dokunacak kısa kısa notlar, kitaplar arasında dolaşırken haydi bakalım sizi okumaktan dolaşmaktan keyif aldığım bir diğer hesaba yönlendirmiş olayım.
7- Lezzetli bir bitiş yapayım mı? Çikolata sever misiniz? Peki çikolatanın hasını? Öyle markettekiler gibi yapayını değil. Cevap evetse sizi Aroha Çikolata'ya davet edeyim. Favorim: Tuzlu - Karamelli! #EvdeKal kampanyasına da bir bakın!
Şöyle bir okudum da yazıyı baştan sonra , daldan dala bir yazı olmuş. Bu halini çok sevdim. Bir kelime bile düzeltmeden direkt olarak yayınlıyorum. Dediğim gibi içimden geldiği gibi yazmak istemiştim. Çıkan sonuçtan çok mutluyum. Beni fazlasıyla yansıttı.
Umarım sizler de kendinizden bir şeyler bulabilmişsinizdir.
Sağlıklı günlerde daha güzel konularda görüşmek üzere!
Comments